İstanbul’da ”İnsan Hakları İhlalleri Açısından Cezayir’in Bağımsızlık Süreci” konuşuldu
GÜNDEMİSTANBUL (AA) Cezayir Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdülmecid Şeyhi, Cezayir'in İslamiyet'i kabul etmesinden sonra Fransa'nın, Roma döneminden kalan bir kinle ülkeyi işgal ettiğini belirterek, "Fransa, Cezayir'e işkence çektirmek için geldi. 132 yıl süren bir düşmanlık. Fransa, Cezayir'de bütün işkence ve katliamlarını planlı şekilde gerçekleştirdi." dedi.
Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsünce İnsan Hakları İhlalleri Açısından Cezayir’in Bağımsızlık Süreci Konferansı, İstanbul Üniversitesi rektörlük binasında düzenlendi.
Cezayir Cumhurbaşkanı Danışmanı Şeyhi, burada yaptığı konuşmada, yüzyıllarca Osmanlı yönetiminde kalan Cezayir'in 1830'da Fransa tarafından işgal edilmesini ve 1962'de başlayan bağımsızlık sürecini anlattı.
İşgal sürecinde çok sayıda insan hakları ihlalleri yaşandığını belirten Şeyhi, "Cezayir'de 132 yıllık süreçte dünya tarihinde bu çaplı bir işkence veya katliam bulamazsınız. 132 yıllık sürece rağmen Cezayir halkı hala ayakta duruyor ve sonsuza kadar da durmaya devam edecek. İslam ümmetinin tarihteki en dirençli halkı, Cezayir halkıdır." ifadesini kullandı.
Şeyhi, Fransa ile Cezayir arasında 16001830 döneminde 86 anlaşma yapıldığını ve tüm bu anlaşmaların içeriğinin barışa yönelik olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Fransa, Cezayir'e işkence çektirmek için geldi. O, sadece bir düşmandı. 132 yıl süren bir düşmanlık. Fransa, Cezayir'de bütün işkence ve katliamlarını planlı bir şekilde gerçekleştirdi. İslam'ı kabul etmesinden sonra Hristiyanlar, Cezayir'e kin beslemeye başladı ve Fransa, Roma döneminden kalma o kinle ülkemize geldi. Üstelik Cezayir'den Fransa'nın batısına doğru İslam hızla yayılıyordu. Bu da Fransa'nın Cezayir'e olan kinini daha da artırdı."
Cezayir'in deniz gücünün azalmasıyla açık alan haline geldiğine işaret eden Şeyhi, Fransa'nın bu zayıflıktan faydalanarak ülkeyi işgal ettiğini dile getirdi.
Şeyhi, Cezayir halkının Fransız halkından daha eğitimli olduğunu, işgalden hemen sonra Fransızların özellikle eğitimli Cezayir halkını yok etmeye çalıştığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Fransa, Cezayir'de insanlık tarihinde görülmemiş şekilde insan hakları ihlalleri işledi. Katliamları bilerek ve özellikle eğitimli kesime yönelik yapıyorlardı. İlim ile uğraşan herkesi toplu katliamlarla öldürüyorlardı. Ülkenin ya din değiştirmesine ya da yok edilmesine yönelik talimatlar verildi. Bu talimatlar doğrultusunda yapılan ilk şey, bir kilise kuruldu Cezayir'de ve bir cami de kiliseye çevrilmek istendi, buna karşı koyan 400 insan kurşuna dizildi."
Toplu katliamların Cezayir tarihinde çok sıradan olaylar gibi değerlendirildiğine dikkati çeken Şeyhi, şunları söyledi:
"Katliamlar, işkenceler, hukuksuz tutuklamalar, dini ve kültürel asimilasyonlar ülkede had safhaya ulaştı. Mağaralarda kimyasal silah deneyleri yapıyorlardı. 5 binden fazla insanımız bu zehirli gazlardan zehirlendi ve öldü. 19. yüzyılı tamamen dirençle geçirdik. Askeri gücümüz yoktu. Alimlerimiz yoktu, mescitlerimiz, camilerimiz yok edilmişti. Cezayir halkı, artık bir uyanış yaşamaya başladı ve bağımsızlık yoluna giden süreç başladı. Siyasi topluluklar da oluşmaya başladı. Tek amacımız; sesimizi dünyaya duyurmaktı. Bunu başardık ve ülkemizin bağımsızlık mücadelesini gerçekleştirdi."
"Cezayir halkı hiçbir zaman Fransız işgaline razı olmadı"
Uluslararası Soykırım ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Yaşar Onay, Fransa başta olmak üzere birçok Batılı ülkenin halen Afrika'nın son derece stratejik öneme sahip maden yataklarına bağımlı olduğunu ifade etti.
Üçüncü dünya ülkelerinin, dünya ekonomisinde hayati öneme sahip olan maden yataklarının sadece üçte birine sahip olmasına rağmen bunun sadece 20'de birini kullandıklarını belirten Onay, "Afrika ülkelerinin bu madenlerden yararlanma oranı, son derece düşüktür. Bu Afrika ülkelerinin en büyüğü Cezayir'dir. Hem maden yatakları hem de Akdeniz’e kıyısı olmasından dolayı bu ülke, her zaman Avrupalı güçlerin hedefi haline gelmiştir. Cezayir halkı, binlerce yıllık tarihinde son bağımsızlık mücadelesini Fransızlara karşı vermiştir." değerlendirmesinde bulundu.
Onay, Cezayir halkının, Fransız işgaline hiçbir zaman razı olmadığını vurgulayarak, Cezayir'in tüm varlığı ile sömürgeciliğe karşı direndiğini ve bu direnişle bağımsızlığına kavuştuğunu kaydetti.
"Hukuksuz tutuklamalar ve sürgünler yaşandı"
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Cezayir halkının sömürgeciliğe karşı destansı bir mücadele sonunda bağımsızlığını elde ettiğini söyledi.
Bağımsızlığa kadar devam eden süreçte sömürgecilerin Cezayir halkına karşı sistematik bir şekilde işkence, sürgün ve katliamlar gerçekleştirdiğini belirten Ak, şunları kaydetti:
"Cezayir halkı, sömürge yönetimine karşı hakları olan özgürlük taleplerini gür sesle dile getirmişlerdir Cezayirliler, 1830'dan beri devam eden sömürge sürecinin sona erdirilmesini talep etti. Bu barışçıl talepler karşısında toplu katliamlar, yargısız infazlar, işkenceler, hukuksuz tutuklamalar ve sürgünler yaşandı. Fransız ordusunun doğrudan katıldığı bu ihlallerde, polis kayıtlarına göre 45 bin Cezayirli hayatını kaybetmiştir."
İlginizi Çekebilir