© Haber Kızılelma 2022

MHP'li Büyükataman: Kılıçdaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi’ne karşı HDP ile aynı dili kullanmıştır

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yönelik sözlerine cevap verdi.

MHP, İSMET BÜYÜKATAMAN,

MHPGenel Sekreteri İsmet Büyükataman’ın açıklamaları şu şekilde;

"Kılıçdaroğlu, HDP ile aynı dili konuşuyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında yaptığı izansız konuşmasında çapını ve istikametini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye-Katar ilişkileri üzerinden Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’yi hedef alarak bize “milliyetçilik” ve “vatanseverlik” anlatma gafletine düşmüştür.

Kılıçdaroğlu ve bugünkü CHP kadroları, Türk milletinden taraf olmadıkları gibi milliyetçilikten de anlamadıkları ortadadır. Milliyetçiliğe bakışı sorunlu olan Kılıçdaroğlu kendi hastalıklı zihin dünyasını Türk siyasetine de bulaştırmaya çalışmaktadır.

Kılıçdaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi’nin ırkçı olduğunu ima ederek HDP ile aynı dili kullanmıştır. Kılıçdaroğlu’nun HDP ile aynı hedefe yürümesi, CHP’den sorumlu HDP eş başkanı gibi davranarak bu gayr-ı meşru oluşumun sözcülüğüne soyunması kendileri için olağan olsa da milletimiz için kabul edilebilir değildir.

"Kılıçdaroğlu iftiralarının arkasına saklanmayı bırakmalı"

Milliyetçi Hareket Partisi’nin milliyetçilik anlayışında hiçbir zaman ırkçılık, bölücülük ve bozgunculuk olmamıştır. Türkiye’yi bölmeyi hedefleyen PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ortaklık yaparak; bölücülüğü, kutuplaştırmayı, düşmanlaştırmayı CHP’nin bizatihi kendisi yapmaktadır.

Kılıçdaroğlu, iftiraların arkasına saklanarak Milliyetçi Hareket Partisi’ne saldırmayı bırakmalıdır. Zillet masasında “milliyetçilik” olmayacağını aklına yazmalıdır.

Aküsü biten araba gibi yolda kaldıkça Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine iftira atarak yoluna devam etmeyi şiar edinen Kılıçdaroğlu; karalamayı, iftirayı ve istismarı kendine siyasi araç yapmış, Cumhur İttifakı’nı “Tank-Palet Fabrikası”nı satmakla suçlayacak kadar gerçeklere sırtını dönmüştür.

Tüm bu yaşananlar aziz Türk milletinin huzurunda ve takdirindedir. Milliyetçi Hareket Partisi için tüm vatandaşlarımız ve vatanımızın her karış toprağı kıymetlidir, korumaya değerdir. Devletimizin teröre karşı verdiği mücadele; ülkemizde yaşayan insanlarımızın huzuru, refahı ve güvenliği içindir. Milliyetçi Hareket Partisi bu mücadelenin yanındadır.

Tüm çabamız Türkiye ve Türk milletinin bekası içindir.

Milliyetçi Hareket Partisi, ülkenin güvenliğine tehdit olanlara ve onlara uşaklık etmeye heveslenenlere karşı her zaman tavrını göstermiş, hiçbir zaman duruşunu bozmamıştır. Ancak gelin görün ki; CHP bu konuda çok heveslidir. Kılıçdaroğlu istikrarlı bir şekilde Türkiye düşmanlarının yanında yer almakta ve yabancı elçiliklerden aldığı talimatla konuşmaktadır. Öyle ki; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesinde, terör örgütlerine karşı mücadelesine her seferinde şerh koymuş ve tarafını belli etmiştir. Tarafı Kandil’den yana olanların milliyetçilik söylemleri içi boş bir istismar çabasından ibarettir.

Kılıçdaroğlu, “PYD/YPG terör örgütü değildir” “PYD/YPG Türkiye’ye saldırmaz” diyerek devletimizin terörle mücadelesinde kimleri dost edindiğini açıkça göstermiştir. Suriye’de sınır ötesi operasyonlar için yapılan tezkereye “hayır” oyu kullanarak terör örgütlerinin takdirini toplayan ve teröristlere umut veren Kılıçdaroğlu’nun, zora gelince “milliyetçiliyim” diyerek paçayı kurtarmaya çalışması içinde bulunduğu suçluluk psikolojisinin net bir şekilde dışa vurmasıdır.

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP kadroları için Türkiye aleyhine yapılan karalama kampanyalarına katılmak rutin bir hal almıştır. Hatırlanacağı üzere CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu savunma sanayimizin gururu SİHA’lar üzerinden devletimizin terörle mücadelesini hedef alarak, SİHA’ların sivilleri vurduğunu söyleyecek kadar alçalmıştır. CHP’nin siyaseti tamamen Türkiye aleyhine düzenlenen iftira kampanyalarından ibaret bir hale gelmiştir. Tüm bu garabete rağmen Kılıçdaroğlu’nun Milliyetçi Hareket Partisi’ne milliyetçilik öğretme hadsizliği ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

Milli savunma sanayimiz geliştikçe ve üretilen savunma silahlarının sağladığı başarı arttıkça;  eminiz ki Kılıçdaroğlu ve gökkuşağı ittifakı koro halinde iftiralarına devam edecek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu mücadelesine leke sürmek maksadıyla sıraya gireceklerdir.

Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, 2019 yılında Türkgün Gazetesi’ne verdiği röportajda Kılıçdaroğlu’nun tüm karalama ve iftira kampanyalarının önüne geçerek şunları ifade etmiştir:

“Fırtına obüsleri üretimi yeterli miktarda yapılmış ve bir doygunluk sınırına ulaşmıştır. Türkiye yüzde yüz yerli ve milli bir tank projesini hayata geçirmeyi hedeflemiştir. Bugüne kadar ABD’den M-46, M-47, Almanya’dan Leopar tankları alıyorduk. Şimdi bizim işçimizin, bizim ustabaşımızın, bizim mühendisimizin, bizim olan bir projeyle tank yapması gündeme gelmiştir. Adı da Altay Tankı’dır. Fırtına obüsleri için oluşturulmuş bant sistemi üzerinde bu tanklar üretilecektir. Bundan niye rahatsız olalım? Tankı-topu yabancılardan mı alalım? Bu çerçevede açılan ihalede en uygun fiyatı veren Katar ortaklı ve yüzde 51’i Türk sermayeli şirkete ihale verilmiştir. Kılıçdaroğlu’na bu ifadeleri hatırlatmakta fayda vardır. Zira kendisi, iftira kampanyasının sekteye uğramasını hazmedememiş olmalı ki hala aynı yalanı çiğneyip durmaktadır. “

Kılıçdaroğlu’nun, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin arkasına, portresinin ise önüne saklanarak kimlerle iş tuttuğu, kimlerin kuyusuna indiği ortadadır. Eğer Kılıçdaroğlu ülkemiz adına hayırlı bir iş yapmak istiyorsa; Atatürk’ün emanetine ihanet etmekten vazgeçmeli, Atatürk düşmanlarını CHP’den temizlemeli ve HDP ile kurduğu kirli ittifaka derhal son vererek temiz siyaseti tercih etmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliği beka meselesidir ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin kırmızı çizgisidir. Kılıçdaroğlu; HDP’ye, HDP’nin dağdaki ortaklarına ve okyanus ötesindeki sahiplerine yaranmak adına güvenlik güçlerimizi çirkin siyasetine alet etmekten vazgeçmeli, geç olmadan Türk Milleti’nin yanında yer almalıdır. Aksi takdirde tarihte bir utanç sayfası olmaktan öteye geçemeyecek, cumhuriyet tarihimizde bir kara leke olarak kalacaktır. Kılıçdaroğlu’na tavsiyemiz, haddini bilmesi ve iftiralarla kirlenmiş ağzına bir daha milliyetçiliği almamasıdır. Milli değerlerimizi istismar etmeye yeltenen Kemal Kılıçdaroğlu’na bir kez daha hatırlatıyoruz; Milliyetçilik senin iftira kampanyalarının sosu olamayacak kadar şerefli bir duruştur.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER