© Haber Kızılelma 2022

MHP'li Ersoy'dan Müsilaj Raporuna Yönelik Açıklama

MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Müsilaj Sorununu Araştırma Komisyonu Raporu hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Marmara Denizi başta olmak üzere tüm denizlerimizdeki Müsilaj Sorununun Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu üzerinde MHP Grubu adına TBMM Genel Kurulu'nda konuşan MHP Adana Milletvekili Ayşe Sibel Ersoy, Müsilajla mücadelede tüm aktörlerin koordineli bir şekilde çalışmasının önemine dikkat çekerek, bu konuda sosyal sorumluluk ve çevre bilincinin oluşturulması gerektiğini söyledi.

MARMARA DENİZİ'NİN STRATEJİK VE TARİHİ AÇIDAN DEĞERİ TARTIŞILAMAZ

Konumuz, Türkiye'nin Avrupa yakasını Asya yakasından coğrafi olarak ayıran Marmara Denizi. Marmara Denizinin hem stratejik hem de tarihî açıdan değeri tartışılamaz. Marmara Denizi'nin insan sağlığı ve birçok ekosistemi etkilemesi dolayısıyla önemli bir iç deniz olması ve ülkemiz nüfusunun, endüstri ve ticaret merkezlerinin önemli bir bölümünün bu denizin etrafında yer alması önemini daha da artırmaktadır. Bütün bunların yanında, güzel görünümüyle İstanbul şehrine kazandırdığı estetik değerini de unutmamak gerekir

MARMARA DENİZİ'NDE OLUŞAN MÜSİLAJ ÖNEMLİ BİR ÇEVRE PROPLEMİDİR

Marmara Denizi'nde oluşan müsilaj, önemli bir çevre problemi olarak günlerce konuşuldu. Müsilaj, ülkemizin gündeminde bugüne kadar hiç olmamıştı. Yaşadığımız bu olay, vatandaşlarımızın, milletimizin bu noktada beklemediği -bir taraftan çevresel bir taraftan insan sağlığı ve toplum sağlığı açısından- tehlikeli bir duruma sebebiyet vermişti. Müsilajın temel nedenleri arasında çevresel etkiler, küresel ısınma, Marmara Denizi'nin fiziksel yapısını sayabiliriz ancak asıl neden, insan kaynaklı kirleticilerin yeterince arıtıma tabi tutulmadan Marmara Denizi'ne verilmesidir diyebiliriz. Böylelikle oluşan kirlilik Marmara Denizi'nin ekosisteminin bozulmasına neden oldu ve fitoplanktonların aşırı büyümesiyle ötrofikasyon ve müsilaj oluştu.

MARMARA DENİZİ KORUMA EYLEM PLANI

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla henüz daha TBMM'de araştırma komisyonu oluşturulmadan önce, hızlı bir şekilde Marmara havzasında yer alan valilerin, belediyelerin, ilgili kurum ve kuruluşlarının ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Marmara Denizi Koruma Eylem Planı hazırlanarak, bu koruma eylem planında öngörülen işlerin zamanında yapılmasıyla ilgili Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu oluşturuldu. Bu Kurulun ardından Meclisimiz de bir araştırma komisyonu kurarak gerek atılacak adımları gerek yapılan projeleri inceleyerek gerek sivil toplum örgütlerini, üniversitelerimizi, ilgili tüm kurum ve kuruluşları dinleyerek, sürece katkı sağlama adına bu kurum ve kuruluşların önerilerini dikkate alarak çalışmalarını tamamladı.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN OLUMSUZ ETKİLERİ

Müsilajın çıkış nedenlerinden biri olan küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini de unutmamak lazım. Günümüz şartlarında bütün dünya fosil yakıt kullanımı, atık problemi, çevre kirliliği, bilinçsiz tarım ve zararlı sanayi atıkları nedeniyle küresel bir krizle karşı karşıya. Biz hep söylemeye çalışıyoruz; iklim değişliği din, dil, ırk ve sınır tanımıyor, zengin, yoksul ayırmıyor ve bir çevre meselesi olmasının dışında bir güvenlik meselesi, bir kalkınma meselesi. Gelişmiş, gelişmemiş ülke ayırmadan istisnasız tüm hayatları etkileyen bir durum. Ülkemizin bir iç denizi niteliğindeki Marmara Denizi'nde 2021 yılı Mayıs sonu ve Haziran ayı başında yoğunlaşan müsilaj, denizlerimizin ve diğer su varlıklarımızın korunması ve sürdürülebilir bir şekilde yeni nesillere bırakılabilmesi açısından iyileştirilmesi gereken hususların neler olduğunu detaylıca mütalaa etmemizi gerekli kılmıştır. 

ATIKLARIN ARITMAYA TABİ TUTULMAKSIZIN DENİZE ULAŞMASIYLA OLUŞAN KİRLİLİK

Marmara Denizi'nde müsilaj oluşumunun; küresel iklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığının yükselmesinden, Marmara Denizi'nin durgun yapısından ve bölgedeki yoğun nüfus dolayısıyla kentsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların yeterli arıtmaya tabi tutulmaksızın denize ulaşması nedeniyle oluşan kirlilik artışından kaynaklandığı çeşitli vesilelerle dile getirilmiştir. Öncelikli olarak, Marmara Denizi'nin ülkemizin bir iç denizi olduğu hatırda tutulmalı, tedbirler de bu çerçevede hayata geçirilmelidir. Marmara Bölgesi'nin ülkemiz için bir lokomotif görevi üstlendiği hesaba katıldığında, yürütülecek çalışmaların siyasi tartışma eksenine taşınmadan, iş birliği içerisinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ülkemizi çevreleyen diğer denizler açısından ise kirliliğin önlenmesi için komşu devletlerle gerekli iş birliğinin artırılması önem arz etmektedir. Hazırlanan raporda da görüleceği üzere, ülkemizin müsilaj ve diğer deniz kirliliği kaynaklarıyla mücadelesi yeni başlamış bir süreç değildir. Atık su arıtma tesislerinin sayısının ve niteliklerinin artırılması çalışmaları, başta Marmara Denizi olmak üzere denizlerimizde yürütülen araştırma ve inceleme çalışmaları -örneğin, Marmara Denizi Bütünleşik Modelleme Sistemi Projesi- sıfır atık projeleri ve diğer pek çok çalışma denizlerimizin korunmasına yönelik önemli çevre projeleridir.  

MÜSİLAJLA MÜCADELE TÜM AKTÖRLERİN KOORDİNELİ ÇALIŞMASINI GEREKTİRİR

Çevreyle ilgili alınan kararların uygulanması konusunda denetim mekanizmalarının oluşturulması da ayrı bir önem taşımaktadır. Doğal yapısı, zengin florası, faunası ve sosyokültürel dokusuyla nadir alanlardan biri olan Marmara Denizi gerek sahip olduğu doğal değerler gerekse de çeşitli kirlilik kaynaklarınca tehdit altında bulunması nedeniyle 5 Kasım 2021 tarihli Cumhurbaşkanı kararıyla özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiştir. Müsilajla mücadele amacıyla yürütülen çalışmalardan da açıkça görülebileceği üzere denizlerimizin ve diğer su varlığımızın korunması, başta merkezî yönetim ve yerel yönetimler olmak üzere tüm aktörlerin koordineli bir şekilde çalışmasını gerektiren çok paydaşlı bir husustur. Bu çerçevede, yerel yönetimlere ileri biyolojik arıtma tesisleri yapımı konusundaki teşviklerle ilgili mevzuat çalışmaları önemli bir adım olacaktır.

SOSYAL SORUMLULUK VE ÇEVRE BİLİNCİNİN OLUŞTURULMASI

Evet, Marmara Denizi'nin kurtarılmasında herkes kesime, özellikle de bu denizle doğrudan ilgili olanlara sorumluluk düştüğü bir gerçektir, bizim de vatandaş olarak büyük sorumluluk taşıdığımız açıktır. Burada vatandaşlarımızın eğitilmesinin önemini vurgulamak istiyorum. Bu anlamda, STK'lerle birlikte birçok sempozyum, seminer, konferans ve benzerlerinin yapılması sosyal sorumluluk bilincinin oluşturulması açısından çok önemlidir. Ayrıca, çocuklarda çevre bilinci oluşturulması açısından millî eğitim müfredatına küresel iklim değişikliğiyle ilgili konular da eklenebilir. Vatandaşların ortak istekleri olan çevrenin korunması konusunda birbirlerini anlamalarını ve beraber hareket etme yeteneklerinin kazandırılmasının sağlanması da önem arz etmektedir. Halkın ve ekosistemin sağlığını tehdit eden durumlarda işi sadece yöneticilere bırakmak da doğru değildir, sorumluluk hepimizindir. Konuşmamın sonunda, milletimizin ve tüm İslam âleminin yaklaşmakta olan Ramazan Bayramı'nı en içten dileklerimle kutlar, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER