İstanbul
DOLAR18.6215
EURO19.4637
ALTIN1050.2
Gökhan ARSLAN

Gökhan ARSLAN

Mail: [email protected]

Türk Milliyetçiliğinin Fikir Babası Ziya Gökalp

Türk milliyetçiliği dendiğinde, bu düşünceyi sistematik hale getiren en önemli isimlerden biri Ziya Gökalp’tir. Gökalp, Türk milletinin kültürel, siyasi ve toplumsal kimliğini derinlemesine ele almış, fikirleriyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik temellerini oluşturan önemli bir düşünür ve sosyolog olmuştur. Onun eserleri, Cumhuriyet’in inşa sürecinde sadece edebiyatı ve sosyal bilimleri değil, aynı zamanda devlet politikalarını da etkilemiştir. Gökalp’in fikir dünyasında kültür, milliyetçilik ve modernleşme üçlüsü merkezi bir yer tutar ve bu bağlamda ortaya koyduğu görüşler, Türkiye'nin uluslaşma sürecinde mihenk taşı niteliğindedir.

Ziya Gökalp’in Hayatı ve Fikir Dünyası

Ziya Gökalp, 1876 yılında Diyarbakır’da doğmuş, genç yaşlarda İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılarak politik düşüncelerini pratiğe dökmeye başlamıştır. Batı'nın modernleşme modellerini inceleyen Gökalp, bu deneyimlerden hareketle Türk milletinin kendi köklerine dönerek modernleşmesi gerektiğini savunmuştur. Ona göre Batı'nın sadece teknolojik ve bilimsel gelişmelerini almak yeterli değildi; kültürel anlamda da bir diriliş yaşanmalıydı. Türk milletinin tarihine, kültürüne ve diline bağlı kalarak Batı'nın modern dünyasında kendine yer bulabileceğini dile getiren Gökalp, bu görüşünü "Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak" sloganıyla özetlemiştir.

Gökalp’in bu düşüncesi, sadece bir slogan olmanın ötesine geçerek Türk milliyetçiliğinin temel taşlarını oluşturmuştur. Ona göre Türkleşmek, Türk kültürünü esas almak, İslamlaşmak ise Türk-İslam sentezi çerçevesinde manevi değerleri yaşatmak anlamına geliyordu. Muasırlaşmak ise Batı'nın bilimsel ve teknolojik gelişmelerine ayak uydurmayı ifade ediyordu. Bu üç kavram, Gökalp’in milliyetçilik anlayışının temel direkleri haline gelmiştir.

Ziya Gökalp’in Milliyetçilik Anlayışı

Gökalp’in milliyetçilik anlayışı, kültürel milliyetçiliğe dayanmaktadır. Milliyetçiliği sadece bir ırk veya etnik köken meselesi olarak görmez; onu kültürel, tarihsel ve dilsel birlikteliğin bir ürünü olarak değerlendirir. Bu görüşü şu sözlerinde açıkça görülmektedir:

"Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan; vatan büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan!"

Bu ünlü sözüyle Gökalp, Türk milletinin sadece belirli coğrafi sınırlarla tanımlanamayacağını, kültürel ve tarihsel bir birlikteliği işaret ettiğini vurgulamaktadır. Ona göre, Türk milleti sadece Türkiye sınırları içinde yaşayanlarla sınırlı değildir; tüm Türk dünyası, ortak bir kültür, tarih ve dil ile birbirine bağlıdır. "Turan" kavramı, bu birlikteliğin simgesidir. Ancak, Gökalp'in "Turan" düşüncesi, bir ırkçılık değil, kültürel bir ülküdür. O, Türk milletini birleştiren en önemli unsurun dil, tarih ve kültür olduğunu savunur. Gökalp’in bir diğer önemli sözü olan:

"Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur, köylü anlar manasını namazdaki duanın; bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an okunur, küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın!"

Bu sözleri, Türkçenin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda manevi ve toplumsal hayatın merkezinde yer alması gerektiğini anlatır. Gökalp, dilin bir milletin ruhu olduğuna inanmış ve Türkçenin her alanda yaygınlaşması gerektiğini savunmuştur. Ona göre dil, bir milletin kimliğini ve kültürünü geleceğe taşıyan en önemli unsurdur. Gökalp, Türk milletinin kültürel bağımsızlığı için dilin merkezde olduğunu belirtmiş ve bu düşüncesi Cumhuriyet’in kuruluşunda büyük bir etkiye sahip olmuştur.

Kültür ve Medeniyet Ayrımı

Gökalp, kültür ve medeniyet arasında bir ayrım yapar. Ona göre, kültür, bir milletin kendi öz değerleridir; gelenekler, örf ve adetler, sanat, dil, din ve tarih bu bağlamda kültürü oluşturur. Medeniyet ise milletler arası bir süreçtir ve tüm insanlık için ortak olan teknik, bilimsel ve felsefi ilerlemelerdir. Bu ayrımı şu sözleriyle açıklar:

"Türkleşmek kültür meselesidir; medeniyet değil!"

Gökalp, bir milletin kendi kültürünü koruyarak modernleşebileceğini savunur. Türk milletinin Batı medeniyetinin bilim ve teknik gelişmelerinden faydalanarak modernleşmesi gerektiğini ancak kendi kültürel köklerinden kopmaması gerektiğini dile getirir. Bu bağlamda Gökalp, Batıcılık ile Türkçülüğü birleştiren bir düşünür olarak öne çıkar.

Ziya Gökalp’in Türk Düşünce Hayatına Katkıları

Ziya Gökalp’in fikirleri, Cumhuriyet Türkiye'sinin temel ideolojik dayanaklarını oluşturmuştur. Onun “Türkçülük” fikri, Türk milletinin tarihsel ve kültürel mirasını yeniden keşfetme çabasıyla şekillenmiş ve bu süreç, Türkiye'nin modernleşme hamlelerine yön vermiştir. Gökalp’in dil ve eğitim konusundaki görüşleri, Cumhuriyet'in ilk yıllarında gerçekleştirilen reformlara ilham kaynağı olmuştur. Türk Dil Kurumu’nun kurulması, dilde sadeleşme hareketi ve halkın eğitimi gibi konular Gökalp’in düşüncelerinden beslenmiştir.

Sonuç olarak, Ziya Gökalp, Türk milliyetçiliğinin kurucu babası olarak kabul edilir. Onun kültürel milliyetçilik anlayışı, Türk milletinin modern dünyada kendi kimliğini koruyarak var olabilmesi için bir rehber olmuştur. Gökalp’in şu sözü, onun Türk milleti için çizdiği idealin en güzel ifadesidir:

"Türk milleti, dillerin en güzeli olan Türkçeyle konuşacak ve maneviyatını yine Türkçeyle ifade edecektir."

Bu ideal, sadece geçmişin değil, geleceğin de bir yol haritası olarak Türk milletinin önünde durmaktadır. Ziya Gökalp’in fikirleri, bugün de Türk milletinin kültürel varlığına, birliğine ve bağımsızlığına ışık tutmaya devam etmektedir.

 

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar